16 Ekim 2011 Pazar

Zor be yavrum

"Duracağım burada
Gidişini seyredeceğim
Kıpırtısız sakin gibi görüneceğim
Kavgasız olacak fırtınasız olacak
Saçma sapan olacak
Organlarım birbirine vuracak
Arkandan sessiz bakacağım
Ben yine salağı oynayacağım...."



Demiş kim olduğunu bilmediğim bir amca. Şu anda buna o kadar içten bir şekilde katılıyorum ki anlatamam. Tek yapabileceğimin bu olmasından korkuyorum açıkçası. Başka çaremin olmamasından. İzlemek istemiyorum gidişini öyle mal gibi. Oynamak istemiyorum salağı. Ama belli mi olur, belki de böyle davranmak zorunda kalırım. Gerekirse de yapacağım şey bu olacaktır. Ne kadar kızsam da, ne kadar sinirlensem de sessizce bekleyeceğim. Hiç sesimi çıkarmayıp, isyanımı dile getirmeyeceğim ki her şey olması gerektiği gibi olsun. Gönül ister ki böyle şeyleri düşünmeme hiç gerek kalmasın, derhal geçsin şu saçma evre. Gel görelim ki ne zaman öyle oldu? Ne zaman şans yüzüme güldü lan? Ne zaman desem tamam, hep bir aksilik çıktı. Sorun bende mi? Aptal, aptal şeylere şansım olacağına (Uyuya kaldığım için kaçırdığım dersteki quizin iptal olması gibi) böyle konularda çok daha az şansım olsun daha iyi değil mi? Ben öyle isterdim en azından. Pehh, bu hallere de geldik. Burada üzülmek. Hiç düşünmezdim, hiç aklıma gelmezdi. Ama öyle olmaz mı zaten hep, hiç beklemediğin anda gelir vurur bizans seni. Neyse canım, öptüm seni. http://www.youtube.com/watch?v=2LgrGHWSy6k

1 yorum: